KAMUOYUNA DUYURU
Meslek alanımızın daraltılmasına neden olacak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde
"Kullanıcılara teknik gereksinimlerle uyumlu estetik iç mekan tasarımı sunmak amacıyla; havaalanlarının terminal, idari ve yolcu binaları, 300 ve üzeri yatak kapasitesine sahip hastaneler, yapı inşaat alanı 30 bin m2 den fazla olan; kamu hizmet binaları, alışveriş merkezleri ve 5 yıldızlı oteller için iç mimarlarca hazırlanıp imzalanan iç mimari projesi de eklenir”
şeklindeki Yönetmelik değişiklik taslağı hakkında TürkSMD, İstanbulSMD ve İzmirSMD olarak görüşümüz şöyledir:
İç Mimarlar Odası’nın İmar Yönetmeliğinde Düzenleme Talebi Konusunda Görüşümüz
Mimarlık, insanlık tarihinin en eski mesleklerinden biridir. Barınma ihtiyacının karşılanması ile başlayıp, medeniyetin göstergesi ve varlığının sembolü olan kentleri, yapıları, mekanları tasarlamak, üretmek, bunları yaparken mevcut ihtiyaçlara ve sorunlara çözüm üretmek, yeni öneriler sunmak gibi asli sorumlulukları barındırır.
Tarihsel gelişiminde ortaya koyduğu ürünler, mekânlar, yapılar kısaca yapılı çevre; toplumların gelişmişlik düzeylerini ortaya koyduğu gibi bu yöndeki mekânsal alt yapıyı da üretmektedir.
Şehirlerin kimliklerini de mimari belirler. Simgesel yapılar bugün dahi söz konusu kent ile özdeşleşmekte ve birlikte anılmaktadır. Konu sadece simgesel yapılardan da ibaret değildir. Kenti oluşturan doku, toplum yaşantısına hava ve su gibi etki etmekte; yaşantının fonunu, zeminini, dolayısı ile kalitesini belirlemektedir. Nitelikli mimari; kültürel yapının, kalkınmanın ve refahın da vücut bulmuş halidir.
Mimari tasarım ise bir bütündür. İçinde estetiği, işlevselliği, sağlamlığı, sürdürülebilirliği ve yaşantıya dair, topluma dair her türlü duyarlılığı barındırır. Yapı ve binaların tasarımı iç-dış gibi bir ayrıma konu edilmez, edilemez. Mekânı oluşturan bileşenlerin tümü beraberce düşünülür, birbirlerini tamamlar, destekler. Örnek olarak daha kolay anlaşılabilmesi için Mimar Sinan’ın eserleri alınabilir.
Selimiye Camisi bir bütündür. Yapının taşıyıcı sisteminden kent siluetine etkisine, içindeki çinilerden, kubbe detaylarına, mukarnaslarına, fil ayaklarına kadar tamamı Sinan’ın eseridir. Mimar yapıyı her bir bileşeni ile birlikte düşünür, hayal eder ve tasarlar.
Mimarlık eğitimi ise bu bağlamda çok yönlü, oldukça yoğun ve zahmetli bir eğitimdir. Bu sorumluluk ve yetkiye sahip olabilmek için, sanatla, mühendislikle, ekonomi ve sosyoloji ile ve bunlarla sınırlı olmadan pek çok farklı alanla ilişkili bir bilgi yığınını içerir.
Bu çerçevede mimar müellif olarak projede çalışan bütün paydaşları yönetir, koordine eder, karar verici ve eser sahibidir. Tasarımın herhangi bir yönü mimarın sorumluluğu ya da yetki alanı dışına çıkartılamaz. Yukarıda verdiğimiz örnek üzerinden giderek Sinan’ın Selimiye camisinde olduğu gibi tasarım herhangi bir ayrıma gidilmeksizin mimarındır. Sinan’ın camisinin iç mekanını Sinan’ın tasarrufu dışında başka birisi tasarlayamaz ya da el süremez.
Mevcut gündem ve yönetmelik çalışmasında yer alan iç mimari proje hazırlanma zorunluluğu yukarıda bahsi geçen çerçevede hayatın doğal akışına ve mimarlık meslek tanımına ve uygulanma pratiğine aykırıdır.
Gelinen durum bir diğer yönü ile iç mekân tasarımının ülkemizde “iç mimarlık” adı altında ele alınmasından kaynaklanmaktadır. Mimarlık iç ya da dış olarak tanımlanabilecek bir disiplin değildir. Dolayısı ile konunun başında bu ayrımın altını çizerek “iç mimarlık” olarak bahsi geçen mesleğin aslen mimarlık olmadığının, uluslararası ortamda da kabul görmüş hali ile iç mekân tasarımı adıyla anılması gerektiğinin altını çizmek gereklidir.
Yönetmelik değişikliği ile getirilmeye çalışılan “iç mimari” adı altında proje zorunluluğu, uluslararası karşılığı olmayan, yıllar içinde birikmiş hukuksal ve güncel mevzuata aykırı ve etik olmayan bir tutumdur. Mimarlık mesleğine; onun tarihsel, teorik ve pratik birikimine doğrudan bir saldırıdır. İç mekân tasarımının kendi meslek alanını tarif etme çabası anlaşılır olmakla beraber bunu kendi eğitim ve pratiklerinin gerçeği çerçevesinde ve onunla ilintili olarak yapması ve kadim mimarlık mesleğinden kendine alan devşirmeye çalışmaması gerekir.
Mesleğimize karşı ortaya konan bu haksız tavrı kabul etmediğimizi, akıl dışı bu çabayı tümüyle reddettiğimizi, bu konu ile ilgili her türlü mücadeleyi kamu yararına sergilemek yönünde çok güçlü bir irade ortaya koyacağımızı kamuoyuna duyururuz.